2021 Sonrasında Tüm Sektörleri Etkileyecek 7 Faktör
2021 Sonrasında Tüm Sektörleri Etkileyecek 7 Faktör
2021 yılının üçüncü çeyreğinin içimdeyiz, ancak Covid-19'un etkisinin ne zaman azalacağı veya yok olacağı bilinmiyor. Yeni varyantlar belirdikçe ve aşılanmaktan kaçanların yüzdesi azalmadıkça pandemi kolay kolay geçeceğe benezemiyor.
Görünen o ki, virüsler, bakteriler ve salgınlar hakkındaki endişelerimiz kalıcı olacak. Sağlık ve hijyen unsurları önümüzdeki yıllarda hayatın her alanında ilk sırada yer almayı sürdürecek. Hastalık korkuları tüm endüstrilerde yeni yaklaşımlar ve önlemleri gerekli kılacak. 2021 ve sonrasına yaşam biçimlerimizde öne çıkacak eğilimleri yedi başlık altında toplayabiliriz.
Yirmibirinci yüzyıl hijyen standartlarının yükseldiği bir dönem olarak devam edecek. Oteller, restoranlar, satış noktaları ve ulaşım araçları tıpkı sağlık kuruluşları gibi temizliği birincil öncelik hâline getirerek, bu doğrultuda düzenlemeler yapacaklar. Havanın, suyun, yiyeceklerin, yüzeylerin temizliği konusunda yeni kurallar, protokoller ve uygulamalar ortaya çıkacak. Temizlik sertifikaları ve denetimler zorunlu olacak. Son dönemde hizmet sektöründe yaygınlaşan “temassız ödeme ve temassız teslimat” benzeri hizmetler daha da gelişecek.
2020'deki sosyal mesafe kurallarına uyma zorunluluğu, insanların fiziki olarak yaptığı eğlence, eğitim, turizm, alışveriş etkinliklerini değiştirmeye zorladı. Alışveriş merkezleri, sinema-tiyatro-konser-konferans salonları, havaalanları, uçaklar, trenler, okullar ve spor tesisleri pandemi önlemleri doğrultusunda boşaltıldığında, ilgili sektörler bu durumdan dramatik bir biçimde etkilendi. Analog dünyadaki kuruluşların gelirlerinde dramatik bir düşüş yaşandı.
Harvard üniversitesi halk sağlığı okulu (Harvard School of Public Health) ekibinin Nisan 2020 tahminlerine göre, sosyal mesafe uygulamaları 2022 yılına kadar sık sık gündeme gelebilecek.[1] Hastalığa yakalananların bağışıklık sürelerinin ne kadar olacağı, vücutlarının geliştireceği antikorların yeniden hastalanma olasılığını ne kadar azaltacağı bilinmiyor. Aşıların etkileri de ancak uygulamalar arttıkça ve zaman ilerledikçe ölçümlenebilecek.
Harvard ekibinin projeksiyonları arasında, kısıtlamalar kaldırıldığında salgının “kükreyerek” geri dönme olasılığı da var. Ekip, “Hastalık görünürde tümüyle ortadan kaldırılmış olsa bile, 2024'e kadar salgının yeniden alevleneceği olasılığı çerçevesinde SARS-CoV-2 gözlemlenmeye devam edilmelidir”uyarısında bulunuyor.
World Economic Forum tahminlerine göre, 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 68'i şehirlerde yaşayacak. Bu yüzden şehirlerin pandemilere göre tasarlanması büyük önem arz ediyor.
Önümüzdeki dönemde, hijyen talepleri doğrultusunda şehirlerdeki siteler ve binalar açık alanlarını arttırmaya çalışacak. Açık havadaki ofislere rağbet artacak. İş dünyası ofislerin, asansörlerin, kafeteryaların havalandırılması ve yüzeylerin temizliği için yeni çözümlere ihtiyaç duyacak. Hava kalitesini ölçen sensörler, temizlik yapan robotlar yaygınlaşacak. Binalar, açık havaya erişimin yolunu arayacak.
Karantina tedbirleri nedeniyle tüm yaşam evlere taşınınca, insanlar evleriyle barışmak zorunda kaldılar. Sosyal medya, evlerde yemek yapıp ekmek pişirenlerin, zoom'da aileleriyle ve iş arkadaşlarıyla yaptıkları görüşmelerin ekran görüntüleriyle doldu. Evden eğitim alan çocuk ve gençler için “The Indoor Generation” (İç Mekân Nesli) tanımı yapıldı. Uzaktan çalışma yaygınlaştı. Evlerin eğitim, çalışma, eğlence merkezi hâline gelmesi önümüzdeki dönemde gayrimenkul sektörü başta olmak üzere pek çok alanı derinden etkileyecek.
Karantina tedbirleri, şirketlerin ve ülkelerin gelişmiş dijital alt yapıya sahip olmasının önemini açık bir biçimde gösterdi. E-ticarete yöneliş, banka hesabı olmayan ya da internet kullanmayan birey ve işletmeler için sorunlar yarattı. Koronayla birlikte kart ödemeleri öne çıktı. Uzaktan müşteri doğrulamanın kritik önemi anlaşıldı.
2020'de en büyük dönüşüm e-ticarette yaşandı. Orta yaş üstü grup dijital dünyayla yakınlaştı. Alışverişlerini online yapmayı öğrendiler. Tüketiciler pek çok yeni markayı ve küçük işletmeyi keşfettiler. Onlarla aracı perakende kuruluşları olmadan doğrudan iletişim kurdular.
Sosyal mesafe ihtiyacının sürme olasılığı, uzaktan eğitim ve uzaktan çalışma biçimlerinin kalıcı olacağını ortaya koyuyor.
Pandemiyle birlikte sınırların kapanması, şirketlerde bir şok etkisi yaptı. Yöneticiler, tedarik zincirlerini yeni bir anlayışla tasarlamak zorunda olduklarını öğrendiler. Riski azaltmak için, farklı coğrafyalarda ve mümkün olduğunca yakın bölgelerde üretim yapma konusunda araştırmalar başladı. Yakın coğrafyada üretim yapmanın, karbon emisyonlarını azaltmak, bölgedeki halka iş yaratmak ve tedarik zincirinde aksama olmasını önlemek gibi pek çok avantajı olduğu hatırlandı. Uzak ülkelerdeki “Off-shore” çalışma yerine yakın coğrafyada üretim anlamına gelen “next shoring” kavramı yükselmeye başladı.
Yeniden yapılanma
Artan işsizlik, pandemi sonrasında şirketleri üretimi kendi ülkelerinde ya da yakın coğrafyalarda yapmaya mecbur bırakabilecek. Üretimde bir kaynağa bağlı olmak yerine, şirketler farklı coğrafyalardaki farklı tedarikçilerle çalışacak. Maliyet artışları olabilecek. Şirketler “düşük risk, düşük kâr” prensibini benimseyebilecekler. Ya da fiyatlarına zam yapacaklar. Yerel üretim çevikliği arttıracak. Aracıları ortadan kaldıracak. Teknolojinin de yardımıyla süreçler şeffaf ve kontol edilebilir bir hâl alacak. Ulaşıma daha az ihtiyaç olacağı için, karbon emisyonları azalacak. [2]