Acılar Paylaştıkça Azalır, Yaralarımızı Beraber Saracağız
Acılar Paylaştıkça Azalır, Yaralarımızı Beraber Saracağız
Güneydoğu Anadolu'da 11 ili etkileyen depremde on binlerce canımızı kaybettik; deprem belki yaklaşık 15 milyon nüfusu olan 11 ilde, 9 milyon insanı doğrudan etkiledi ama hepimizin yüreğini yaktı. Yaşadığımız korkunç deprem felaketinin ruhumuzda bıraktığı izlerin silinemeyeceğini biliyorum, ancak yaralarımızı hızla sarmak için seferberliği sürdürmemiz gerekiyor. Böyle doğal afetlerde herkes etkilenir elbette ama kadınlar ve çocuklar daha fazla etkilenirler, ezilirler ve psikolojilerinde derin yaralar açılır.
Bu konunun önemli bir boyutu bölgedeki hamile kadınların durumu. BM Nüfus Fonu'nun depremin ilk günlerinde yayınladığı verilere göre felaketin yaşandığı günlerde o bölgede 25 bini 1-1,5 ay içinde doğum yapacak olan toplam 226 bin hamile kadın vardı; doğum yapması beklenen anne adaylarının doğum öncesinde, sırasında ve sonrasında kaliteli bakıma erişebilmeleri ne derece öncelikli hale gelebildi, tartışılır. Hala bölgede barınma, gıda, su, sağlık malzemeleri gibi birçok alanda eksiklikler var. Bebekler her ne kadar anne sütüyle beslense de annenin yetersiz beslendiği, uykusuz kaldığı, üşüdüğü bir ortamda, zaten zor olan şartlar altında bebeğin beslenmesi ve bakımı çok daha zorlu bir hal alacaktır. Gerekli hijyen koşullarının sağlanamadığı durumlarda doğum sonrası enfeksiyon gibi çeşitli hastalık riskleri de anne ve bebek sağlığını tehlikeye atabilir. Hijyen konusunda gözlemlenen bir başka sıkıntı ise kadınların hijyen malzemeleriyle ilgili ihtiyaçlarını dile getirme konusunda çekingen olabilmeleri. Bu yüzden bölgede daha çok kadın gönüllüye ve kadın görevliye ihtiyaç var. Bunlar ilk akla gelenler. Elbette ki kadın, erkek, çocuk hepimizin ayrı ayrı sıkıntıları var ama aileyi ve toplumu ayağa kaldırmak için öncelikle kadınları kalkındırmak gerekiyor.
Birlikte iyileşebilmek ve yarını güvence altına alabilmek için kadınları bölgede tutacak mekanizmaları da kurgulamalıyız. Kadınlar temel fizyolojik ihtiyaçlar kadar rehabilitasyona ve psikolojik desteğe de ihtiyaç duyuyor. KAGİDER olarak kadının ekonomide özellikle girişimcilik kanalıyla güçlenmesi ve istihdamının artması konusunda çalışıyoruz. Bu ekosistemi destekleyen KAGİDER, Endeavour, Habitat Derneği, Girişimcilik Vakfı (GİRVAK) ve HAN Spaces olarak bir konsorsiyum kurduk ve 11 ilde ortak çalışma alanları oluşturmak üzere yola çıktık. Pandemi sürecinde tecrübe ettiğimiz ve birçok sektörde başarıyla uygulanan uzaktan çalışma modelini ekonominin yeniden canlanması için en azından deprem bölgesi toparlanana kadar uygulayabiliriz. Ancak bunun için dijitalleşme konusunda gerekli altyapıların sağlanması gerekiyor.
Kadınlar, çocuklar ve üniversiteye hazırlanan gençler için de destek politikalarımız olacak. Konsorsiyum olarak TÜRKONFED, SEDEFED, Habitat ile Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş'ta akıllı konteyner kentler oluşturuyoruz. Bu kapsamda KAGİDER bu konteyner kentlerde yaşam alanları yaratmak için çalışıyor.
Diğer taraftan iş hayatına atılacak, üniversitede okuyan on binlerce genç kadın var. Bu genç kadınlara staj ya da iş arama süreçlerinde destek olabilmek amacıyla KAGİDER, PERYÖN, Turkishwin ve Askıda Ne Var iş birliğinde iş arama çemberlerine başladık. Genç kadınlarla her hafta buluşan uzmanlar 8 hafta boyunca kariyer koçluğu yapıyorlar.
KAGİDER olarak, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) iş birliğiyle deprem bölgesindeki kadın girişimcilerin ihtiyaçlarını belirlemek için bir araştırma yaptık. Çalışma kapsamında, depremden etkilenen illerde KAGİDER veri tabanında bulunan 120 girişimci kadını tek tek aradık, 73 kişiye ulaşarak ihtiyaçlarının tespitine yönelik anket çalışması yaptık. Araştırmaya katılan kadınların %25'i hibe, %18'i eleman, %16'sı ise ekipman desteğine ihtiyaç duyduğunu söyledi. Mekânı veya çalışma alanı zarar gören ve bu konuda destek bekleyen girişimci oranı %9. Tanıtım/pazar desteği %9, yönetim/danışmanlık desteği %6 ve diğer finansal destek beklentisi ise %5'lik oranlarla öne çıkıyor. Araştırmaya katılan kadın girişimcilerin %5'i psikososyal desteğe ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Şimdi bu ihtiyaç analizlerine odaklanarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Unutmayalım ki sadece kentler değil, aynı zamanda yaşamlar ve işler de yıkıldı. Bölgeyi tekrar ayağa kaldırmak, istihdam yaratarak ekonomik kalkınmayı sağlamak için önemli. Çalışmaya katılan girişimci kadınların yaklaşık %88'i üretime veya hizmete ara vermiş bulunuyor. Ara verenlerin %50'den fazlası deprem sonrasında yeniden üretmeye ve hizmet vermeye başlayamadıklarını belirtiyor. İş dünyasının, o yörede depremden etkilenen üreticilerden ve girişimcilerden ham madde ve yarı mamul madde alımına öncelik vermesi gerekiyor.
Üretim faaliyetinde bulunan kadın girişimcilerin %49'u stoklu ürünü olduğunu belirtirken, stoklu ürünlerin çoğunluğunu imalat, el yapımı, hediyelik ürünler, tekstil ve gıda sektörleri oluşturuyor. Stoklu ürünlerin eritilmesi için satış ve pazarlaması konusunda destekleyici projeler geliştirmek önem taşıyor.
Görüşülen girişimci kadınların %50'den fazlası depremlerden önce Gaziantep ve Hatay illerinde yaşıyordu. Kadınların %22'si ailenin geçimini tek başına üstlenmek durumunda kaldığını belirtiyor. Girişimci kadınların %5'i deprem bölgesine dönmeyeceklerini belirtirken %6'sı bu konuda kararsız olduklarını ifade etti. Girişimcilerin %19'u ise firmalarını taşımayı planlıyor. Görüşmelerimiz sonucunda deprem sonrasında "Geçici Barınma" için en çok tercih edilen illerin sırasıyla İstanbul, Mersin, Ankara, Antalya, Kocaeli, İzmir ve Sivas olduğunu belirledik.
Bizim yıllardır üzerinde durduğumuz ve depremle birlikte ön plana çıkan önemli bir konu var. Deprem sonrasında girişimci kadınların %70'i bakım yükümlülüklerinin arttığını söylüyor ve bu yükümlülüklerini sırasıyla çocuk, yaşlı ve engelli bakımı olarak aktarıyor. Bu konuda uzun soluklu ve sürdürülebilir çalışmalara ihtiyaç var. İş birliği ve dayanışma içinde, deprem bölgesinde kalanlar kadar farklı illere göç etmiş gençleri, girişimcileri, çalışanları ve işverenleri de destekleyecek çalışmalar yapmayı sürdüreceğiz. Çünkü göç edenlerin geri dönmesi ancak bölgenin ekonomik açıdan yeniden kalkınması ile mümkün olacak.
KAGİDER yaraların sarılması ve bölgenin yeniden ayağa kalkması için bütün gücüyle çalışmaya devam edecek.
Ahmet Yanıkoğlu
Caffe Nero Türkiye, CEO
DNA Editör
Editör
DNA Editör
Editör
Emine Erdem
KAGİDER, Başkan
DNA Editör
Editör
DNA Editör
Editör
Ebru Taşcı Firuzbay
PERYÖN, Yönetim Kurulu Başkanı
Selen Okay Akçalı
Yanındayız Derneği, Yönetim Kurulu Başkanı
DNA Editör
Editör
Esra Bezircioğlu
KAGİDER, Yönetim Kurulu Başkanı
Efe Arda Ulun
AIForSociety, Girişimci
DNA Editör
Editör
Selen Okay Akçalı
Yanındayız Derneği, Yönetim Kurulu Başkanı
DNA Editör
Editör
Esra Bezircioğlu
KAGİDER, Yönetim Kurulu Başkanı
© Digital Network Alkaş | 2025