İlle de Konut
İlle de Konut
Konut herkes için öncelikli ihtiyaçlar listesinde yer alıyor. “Başımı sokacak bir konut” ifadesi, kaç millette kullanılıyordur acaba?
(Ülkemizde, farklı ülkelerde de olduğu üzere konut edinmek yerine konut kiralamayla hareket edip, parasını farklı yerlerde değerlendirenler de var.)
İçinden geçtiğimiz ekonomik ortam, son 3-4 yıldır öyle bir hal aldı ki, konut sahibi olmak da konutta kiracı kalmak da ayrı sonuçlar doğruyor (Allah konut ihtiyacı çeken herkesin yardımcısı olsun).
Başınızı sokacak konutunuz varsa halinize şükrederken emlak vergisi, yıpranması, zaruri bakımları aklınızı meşgul eder, kiracıysanız kira artışı oranı, artış dönemi, ev sahibi ilişkisi gündemleriniz olur.
İçinden geçtiğimiz dönemde ev sahibi de kiracı da malumunuz karşı karşıya kaldılar. Kimi ev sahibi elinde baltayla kiracı kovalarken, kimi kendisi de enflasyona ezilse içindeki insani duygularla hareket edip kiracısıyla orta yol bulma gayretinde.
Kimi kiracı, düşük kirayı fırsat bilip burada değinmeyeceğim kirli işlere kalkışıyor, kimi kiracı ise ev sahibinin de ekonomik durumunu kıymete alıp, elinden gelen artışın en iyisini yapmaya gayret ediyor.
Ülkemizde konut dediğimizde yıllardır ana gündemden düşmeyen ve tasarım, uygulama, finansman, maliyet, konum gibi alt başlıklarda tüm kesimleri hemen hemen hiçbir zaman kapsayamamış uygulamalarla yürüyen bir yapı türü karşımıza çıkıyor.
Geçen seneye göre konut satış adetlerinde görülen düşüş ortada. Ocak – Haziran döneminde önceki yılın aynı dönemine göre %22 azalan satışlar, Haziran ayında ise %44 azalmış. Arzın devam ettiğini, TÜİK yapı ruhsatı verilerinde görebiliyoruz ama gelecek aylarda seyri izlemek lazım (Her sene 500.000'le süren konut ihtiyacı yeni söylemlere göre 700.000'e çıkmış durumda).
Arzın ve talebin, bugünün ekonomik ortamında nereye gideceğini tahmin etmek zor. Tam da bu koşullar altındayken, konut fiyatlarında başka bir etken daha süresi uzatılarak devreye girdi: “Kiracılı – boş olma durumu”. Konut kiralarına getirilen artış sınırlaması, alıcı için risk, kiracı için koruma gibi görününce, kiracılı dairelerde boş olanlara göre daha düşük fiyatlar oluştu. Kiracılı dairesini satacak bir ev sahibi, istediği artışı ya da en azından kendisini enflasyona karşı koruyacak artışı (resmi yolla) yapamazken, dairesini satmak istediğinde de düşük bedele razı olmak durumunda.
Buna sebep olan ana etken ise kira sınırlaması diye düşünüyorum (Belki de kamu sınırlama getirirken, ben vatandaşa bir çıpa göstereyim, herkes bunun etrafında bir noktada tartışsın, pazarlık etsin dedi, bilemiyorum). Buna bağlı olarak bir mağduriyet oluştu sanki. Peki kim mağdur, ev sahipleri mi kiracılar mı? İki cephe, her cephede farklı gerçekler ve yaşamlar, koşullar mevcut. Mağduriyet demesek de bir belirsizlikten ve gerginlikten kesinlikle bahsedebiliriz. Kira artış sınırına tabi olan konut sayısı, toplam kiralık daire pastasında kaç paya sahip kim bilir?
Acaba konut kira artışlarına sınırlama getirilmesi, uygulamada kime ne kadar fayda ve zarar getirdi ana başlığıyla bağımsız bir araştırma yapıldı mı?
Tüm bu dertleri nasıl çözeceğiz?
*Dijital Network Alkaş (“DNA”), blog yazarı tarafından DNA'da paylaşılan içeriklerin doğruluğundan, geçerliliğinden, güncelliğinden ve telif hakları konusundaki iddialardan sorumlu değildir. Tüm hukuki ve cezai sorumluluk blog yazarına aittir.
Mustafa Akdoğan
GİSP Yönetim Kurulu Üyesi / Özel Sektör Yöneticisi
Ersun Bayraktaroğlu
Yeminli Mali Müşavir, Danışman
Prof. Dr. Ali Hepşen
İstanbul Üniversitesi, Öğretim Üyesi ve GYODER İcra Kurulu Üyesi
Mustafa Akdoğan
GİSP Yönetim Kurulu Üyesi / Özel Sektör Yöneticisi
Prof. Dr. Ali Hepşen
İstanbul Üniversitesi, Öğretim Üyesi ve GYODER İcra Kurulu Üyesi
Prof. Dr. Ali Hepşen
İstanbul Üniversitesi, Öğretim Üyesi ve GYODER İcra Kurulu Üyesi
Mustafa Akdoğan
GİSP Yönetim Kurulu Üyesi / Özel Sektör Yöneticisi
Ersun Bayraktaroğlu
Yeminli Mali Müşavir, Danışman
Mustafa Akdoğan
GİSP Yönetim Kurulu Üyesi / Özel Sektör Yöneticisi
Prof. Dr. Ali Hepşen
İstanbul Üniversitesi, Öğretim Üyesi ve GYODER İcra Kurulu Üyesi
Ersun Bayraktaroğlu
Yeminli Mali Müşavir, Danışman
Prof. Dr. Ali Hepşen
İstanbul Üniversitesi, Öğretim Üyesi ve GYODER İcra Kurulu Üyesi
© Digital Network Alkaş | 2025